Şehirde yankılanan eski bir şarkıydım
Ganita kıyılarına vurmuş boğulan hayallerimin cesetleri
Yinede pes etmedim, yosundan kağıt kayadan kalem yapıp
Hayata dair herşeyi resimledim
Sefil herif diyorlar. Doğrudur
Çünkü değersiz sandığınız duygularımı henüz yitirmedim
Soğuk kiremit çatılı 3 göz oda birde salon
Viranemin içinde okyanuslarımı betimledim
Dur kanıma karışma
Birhayli zor oldu karanlığa gömüldüğüm evrenle barışmak
Yirmi iki yıl sefaletle savaşıp aç karnına hayatla dalaştıktıktan sonra
Zor oldu ilk bahara alışmak
Geleceğinin öncesinde cehenneminin bekçisiyim
Zifte dönmüş ciğerlerinin çatlamış asfaltı
Martıların çığlığıyla yoğurulan şu boğazın,
Belkide 1453 kesintisiyim
Göçebe doğan bir türk'ün yerleşik aşkını anlatır bu şarkı
Tıpkı eski türk filmlerindeki gibi yeşil ve sade.
Kar yağıyor boz tepeden aşağı
Damağımda aynı tat, tarçın ve sahlep
Raylar üzerinde çıldırmış anılarımın intihar girişimi
Ve umarsız kalabalığın ıslıkları
Tüm şehir ölmüş, hatta çürümüş olmalı
Yoksa istemezdi tanrı buz dağını insan sanmamı
Elimde yaprakları kopartılmış papatyalar
Yeniden umut dağıtıyorum açmayacak şafaklara
Hepsi bu değil, birde dönmeni isterim
Gazete küpürleriyle yaptığımız bu b.ktan apartmana…
Seyyar satıcının naraları yankılanıyordu mahallemde
Tezgahında dişleri kırılmış bir de gramafon
Üzerinde türkanın fiyakalı parmak izleri
O kalbimdeki bozuk bir kromozon